Duygusal Yeme Bozukluğu ve Yeme Farkındalığı

  1. Anasayfa
  2. Beslenme
  3. Duygusal Yeme Bozukluğu ve Yeme Farkındalığı
Duygusal yeme bozukluğu

Duygusal Yeme Bozukluğu ve Yeme Farkındalığı

 

Son yıllarda yeme bozukluklarının tedavisinde kullanılan destekleyici yöntemlerden birinin yeme farkındalığı olduğu dikkat çekmektedir. Yeme farkındalığı, yeme davranışı esnasında dikkatin düşünce, duygu ve davranışların üzerine toplanması, bilinçli olarak bunların farkına varılması ve yargılanmadan kabul edilmesi olarak tanımlanmaktadır (Çolak & Aktaç, 2019). Baer, Fischer ve Huss (2005) yeme farkındalığının, ne yenildiğinden ziyade, nasıl ve neden yeme davranışının gerçekleştiğinin fark edilmesi, fiziksel açlık-tokluk kavramlarının içselleştirilerek duygu ve düşüncelerin etkisini farkedip çevresel unsurların etkisinden bağımsız  bir şekilde ve besin seçimlerini yargılamadan şimdi ve burada tüketilecek olan besine odaklanılarak yeme davranışının gerçekleşmesi anlamına geldiğini savunmaktadır. Ayrıca, yeme davranışına daha fazla dikkat edilmesinin ve tüketilen besinin içselleştirilip besin alımı sırasında ortaya çıkan düşünce ve duygulara yönelik hassasiyetin azaltılmasının daha sağlıklı besinlerin seçiminde etkili olduğu düşünülmektedir. Düzenlenen çalışmalarda, yeme farkındalığının artmasının  besin aşermelerini azalttığı (Alberts, Thewissen, & Raees, 2012) ve ağırlık kontrolünü arttırdığı görülmüştür (Forman & ark, 2009).

Beslenme bozukluklarının tedavisinde etkili bir yöntem olan yeme farkındalığının, bireylere sağlıklı beslenme davranışı kazandırmayı amaçladığı söylenebilir. Bireylerin yeme davranışını sıkıntı, stres, zorlanma, kaygı duygularından bir kaçış yöntemi olarak kullandıkları bilinmektedir. Ancak yeme farkındalığı ile olumsuz duyguların kabul edilerek yeme alışkanlığının kalıcı olarak değiştirilmesi hedeflenmektedir (Altınok, 2020). Çolak ve Aktaş (2019), yeme farkındalığı eğitimlerinin amacının, porsiyonların küçültülmesi, yeme hızının azaltılması, doygunluğun farkına varılarak doygunluk sonrası yeme davranışının sonlandırılması, yeme davranışı sırasında meydana gelen dikkat dağıtıcı uyaranların ortadan kaldırılarak yiyecekten zevk alınmasının sağlanması olduğunu belirtmektedir.

‘Bilinçli Farkındalık’ kavramı, ‘şimdiki zamana koşulsuz şekilde bilinçli olarak dikkatini vermeyi içeren bir farkındalık’ olarak tanımlanmaktadır (Kabat-Zinn, 2003). Benzer şekilde Bishop ve arkadaşları (2004) da ‘Mindfullness’ sözcüğünün tam karşılığı olan ‘Bilinçli Farkındalık’ kavramının ‘var olan deneyimlerin özensiz farkındalığını anlamak için dikkatin bilinçli olarak düzenlenmesi’ anlamını taşıdığını belirtmektedir. Bilinçli Farkındalığın yeme davranışlarına yansıtılmasının ise ‘Farkına Vararak Yeme’ veya ‘Yeme Farkındalığı’ olarak isimlendirildiği ve yeme farkındalığının özellikle porsiyon kontrolünü sağlayarak ile ağırlık yönetimini kolaylaştırdığı savunulmaktadır (Beshara, Hutchinson, & Wilson, 2013).

Miller (2017), Farkındalık Temelli Yeme Eğitimi sırasında ilk olarak kuru üzüm meditasyonu ve geleneksel meditasyon yöntemlerinin kullanıldığını, daha sonraki aşamalarda ise bir restoranda yemek seçimine kadar aşamalı bir yaklaşımın uygulandığını belirtmektedir. Shawn ve arkadaşlarının (2014) gerçekleştirdiği araştırmada da, farkındalık meditasyonunun aşırı yeme ve duygusal yeme davranışları üzerinde etkili olduğu tespit edilmiştir. O’Reilly ve arkadaşları (2014) tarafından yürütülen bir çalışmada da, yeme bozukluklarının tedavisinde kullanılan yeme farkındalığının bireylerin % 86’sında iyileşmeye destek olduğu ve özellikle obezite ile ilişkili yakından ilişkili olduğu bilinen dışsal yeme, duygusal yeme ve aşırı yeme davranışları üzerinde etkili olduğu tespit edilmiştir.

 

Psikosomatik teori, emosyonel tarzda besin tüketen obez bireylerin duygu durumlarının farkında olmadıklarını ve duygulanımlarını tanımada güçlük çektiklerini savunmaktadır (Ouwens, van Strien & van der Staak, 2003). Bu teoriye göre, duygusal yeme davranışı bulunan bireyler, iştah gibi içsel uyaranlardan veya açlık ve tokluk hislerinden çok duygularına cevap niteliğinde besin tüketirler.  Bruch (1941) ise, yanlış açlık farkındalığının aşırı yeme davranışı ile ilişkili olduğunu belirtmekte ve açlık yaşantısının içgüdüsel olmasının yanı sıra aynı zamanda öğrenilmiş bir yönünün de bulunduğunu savunmaktadır. Bruch’un teorisine göre, bireylerde görülen aşırı yeme davranışının nedeni emosyonel gerginlik ve rahatsız edici hislerdir.

Heatherton ve Baumeister (1991) tarafından geliştirilen kaçış teorisi ise, bireylerin olumsuz farkındalık yaratan ortamlardan bir kaçış mekanizması olarak emosyonel aşırı yeme davranışına yöneldiklerine vurgu yapmaktadır. Bu teoriye göre bireyler, kendilerine ilişkin farkındalıklarını değiştirmek ve egolarına yönelik tehdit niteliği taşıyan uyaranlardan kaçmak ya da dikkatlerini bu uyaranların üzerinden başka yöne çekmek  istediklerinde aşırı yeme davranışına başvurmaktadırlar. Bunların yanı sıra, refleksif emosyonel yeme davranışının, duyguları tanımada ve duygu alışverişinde güçlük çekilmesi ve bireylerin kendi duygularının farkında olmaması ile ilişkili olan kognitif bir özellik olan aleksitimi ile ilişkili olduğu belirtilmektedir (Chesler, 2012).

Düzenlenen çalışmalar, ruhsal durumun yeme alışkanlıkları üzerinde oldukça etkili olduğunu göstermektedir. Kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19  salgınının bireylerin davranışlarını, yaşam tarzlarını ve alışkanlıklarını değiştirmelerine neden olduğu görülmektedir (Akbaş ve Dursun, 2020). Pandemi neticesinde ortaya çıkan olumsuz duygularla başa çıkabilmek için birçok bireyin bir tür işlevsel olmayan başa çıkma yöntemi olan duygusal yeme davranışına yöneldiği dikkat çekmektedir.  Bu kapsamda, düzenlenecek olan farkındalık temelli eğitimler ile bireyler besin tüketimine ilişkin farkındalık geliştirebilir ve  işlevsel stresle başa çıkma becerileri edinebilir.

 

Avatar

Gizem Akcan

Üyelik Tarihi:  5 Aralık 2018

2006 yılında Kocaeli Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra üniversite eğitimimi 2011 yılında ODTÜ Psikoloji Bölümünde Şeref Öğrencisi olarak tamamladım. Üniversite giriş sınavında aldığım derece nedeniyle lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimim boyunca TUBİTAK Üstün Başarı Bursu aldım. Üniversite eğitimim sırasında ODTÜ İşletme Bölümü’nde Girişimcilik programında yan dalımı tamamladım. Lisans eğitimim sırasında Hollanda Groningen University’de Psikoloji Bölümü’nde 6 ay süreyle Erasmus programına katıldım. Üniversite eğitimi süresince İstanbul Pandost Derneği’nin düzenlediği Obsesif Kompulsif Bozukluk, Panik Bozukluk ve Depresyon konularında eğitim ve workshoplara katıldım. ODTÜ İlkokul Çocuklarına Yardım Derneği’nde aktif olarak görev aldım. Lisans eğitimim devam ederken, Performans Kaygısının Sporcuların Başarısı Üzerindeki Etkisi, Liderliğin Olumlu ve Olumsuz Yanları, Mükemmelliyetçilik ve Kendi Kendini Kontrolün Bağışıklık Sistemi Üzerine Etkisi konulu proje çalışmaları ve sunumları yaptı. Daha sonra İstanbul Arel Üniversitesi Psikoloji Tezli Yüksek Lisans programından 2013 yılında mezun oldum. Bitirme tezimi ‘Mutlak Gerçek İhtiyacı Konusunda Ölçek Geliştirme Çalışması’ konusunda yaptım.
Yüksek Lisans eğitimim süresince Aile ve Çift Terapisi, Oyun Terapisi ve Lisrell Yapısal Eşitlik Modellemesi eğitimleri ve süpervizyonları aldım. Ayrıca, Kognitif Terapi ve Depresyon konusunda Dr. Emel Stroup tarafından verilen 2.5 saatlik Çalışma Grubu’na katıldım.
Yüksek Lisans eğitimini başarıyla tamamladıktan sonra İstanbul Arel Üniversitesi Klinik Psikoloji Doktora Programını 2017 yılında bitirdim. Klinik Psikoloji Doktora tezimi ‘ Erkek Eşcinsellerde Erkek Eşcinsellerde Benlik Kavramının Netliği ve Mutlak Gerçek İhtiyacı Değişkenleri ile Problem Çözme ve Stres Belirtileri Değişkenleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi’ konusunda yaptım. Ulusal ve uluslar arası indeksli dergilerde yayınlanan Türkçe ve İngilizce dillerinde yazılmış makalelerim, yurt içi ve yurt dışı kongrelerde sunulan poster ve sözlü bildirilerim, panellerim bulunmaktadır.
Aynı zamanda Dr. Emel Stroop’un yanında asistan, Esra Erol Umut Evleri Projesi’nde gönüllü psikolog ve İstanbul Arel Üniversitesi Psikoloji Bölümü ve Haliç Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde Araştırma Görevlisi olarak çalıştım. Halen Bartın Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde Dr. Öğr. Üyesi olarak çalışmaktayım. Ayrıca, Uygulamalı Psikoloji Anabilim Dalı Başkanı, Psikoloji Bölüm Başkan Yardımcısı ve Bartın Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı olarak görev yapmaktayım. Uzun yıllar Prof.Dr. İlkay Kasatura Psikoterapi Merkezi, New Life Danışmanlık ve Psikolium Danışmanlık ve Koçluk Merkezi’nde terapist olarak çalıştım.